Düşük Hakkında
Düşük nedir?
Düşük anne karnında 20 hafta ya da 500 gr altındaki bebeklerin kaybıdır yani dışarıda yaşam şansı olmadan önce kaybedilmesi anlamını taşır.
Erken gebelikte yapılan ultrasonografide bebeğin kesesinin ya da kalp atışlarının görülmemesi durumudur. Çoğunlukla kanama eşlik etse de bazen kanama olmaksızın ultrasonda anlaşılabilir.
Ultrasonda bebek kalp atışları görülmüş ya da kese görülmüş gebeliklerin %15’i düşükle sonuçlanmaktadır.
Düşük riski (=düşük işareti=düşük tehdidi) nedir?
Kanama olmasına rağmen ultrasonda gebelik kesesi yerinde ya da bebeğin kalp atışları normalse bu düşük tehdididir.
Gebeliklerin %25 inde böyle kanamalar olabilir. Bu durumda düşük riski vardır fakat bazı önlemler alınıp, istirahat edildiğinde %85 inde gebelik devam eder.
Erken gebelikte görülen kanama miktarı fazla, taze kırmızı renkte, parçalı ,pıhtılı bir kanamaysa beraberinde kasık bel ağrısı varsa yada ultrasonda gebelik kesesi arkasında büyük bir kanama alanı, hematom birikimi görülüyorsa gebeliğin bir düşük ile sonuçlanması olasılığı daha yüksektir.
Az miktarda yada kahverengi kanamalar, lekelenmeler, ultrason da kese arkasında küçük kan birikimleri daha masumdur.
Düşük riskinde ne yapılabilir?
Düşük tehdidi durumunda fazla tedavi alternatifi yoktur. Yapılabilecek en uygun davranış aktivite ve cinsel ilişki kısıtlamasıdır.
Aktivite kısıtlamasının düzeyi riskin düzeyine göre değişir. Örneğin spor, yürüyüş yapmamak, ayakta çalışanlarda işe gitmemek, evde ufak tefek işler dışında hareket etmemek gibi bir kısıtlama olabilir. Yine de bu tamamen tedbir amaçlı bir öneridir çünkü sağlıksız bir bebeğin düşmesine devamlı yatarak bile engel olunamayabilir.
Tedavide bazı hekimlerin başvuruduğu tek ilaç ‘doğal progesteron hormonu’ içeren ilaçlardır. Kas içine iğne ile, ağızdan veya vajinal yoldan uygulanır. Bu ilaçların bebek üzerinde olumsuz bir etkisi gösterilmemiştir fakat etkinliği hakkında yeterli delil olmaması nedeniyle bazı hekimler kullanmamayı tercih edebilir.
Düşük riski ne zaman biter?
Kanamanın durması yada varsa ultrasonda kese arkasındaki kanama alanlarının yok olması, bebeğin büyümeye devam etmesi gün geçtikçe riskin azaldığı anlamına gelir.
Normalde % 15 olan düşük oranı, 10-12 haftadan sonra %2 ye düşer.
12 haftadan sonra kanama durmuş ve ek bir problem yoksa risk herkes kadardır.
Düşük sebebi nedir?
İlk düşüklerde sebep çoğunlukla (%70-80) bebekle ilgili bir kromozom anomalisidir. Yumurta ile spermin birleştiği andan itibaren embriyonun genetik oluşumu belirlenir. Eğer kromozom sayısı normal olmayan bir embriyo ise daha gebeliğin ilk haftalarında düşmesi belki de yaşasa kromozomal anomalili olacak bir bebeğin doğal yollarla elenmesi anlamına gelebilir.
Diğer düşük sebepleri annenin rahim anomalileri, myomlar, bazı enfeksiyonlar, annede kan pıhtılaşma sistemi yada bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklar, diyabet hipertansiyon ve diğer gibi kronik hastalıklar,erken haftalarda uygun olmayan ilaç yada X-ışını maruziyeti sayılabilir.
Düşükten sonra kürtaj işlemi gerekir mi?
Düşük yapanlarda kürtaj gerekip gerekmediğine karar verirken gebelik haftası, kanama başladıktan sonra yapılan ultrasonda rahimin içinde gebelikle ilgili parça kalıp kalmadığı, annenin kanama miktarı ve genel durumu göz önünde bulundurulur.
Kesenin içinde kalp atışları durmuş şekilde bebeğe ait yapı görünüyor ise kürtaj gereklidir.
Kürtaj nasıl bir işlemdir?
Kürtaj işlemi düşük dozda anestezi ilaçları ile genel anestezi altında yapılır, böylece işlem sırasında ağrı duyulmaz.
Ortalama 15 dakika sürer.
Steril şartlarda rahimin içerisi vakumlu aletler ile parça kalmadığından emin olana kadar temizlenir.
İşlem sonrası hafif bir ağrı ve kanama olabilir.
Çoğunlukla birkaç saat gözlemden sonra taburcu edilir.
Taburculuk sonrası aşırı kanama, ateş, şiddetli ağrı gibi bulgular olursa hemen hastaneye başvurmak gerekir.
Kürtaj işleminde anormal durumlar nelerdir?
Kürtaj da vücuda yapılan her işlem gibi bazı komplikasyonlara yol açabilir. Rahimde enfeksiyon, rahim ağzında yada rahimde yırtılma, aşırı kanama hatta rahim delinmesine bağlı iç organ hasarı ve rahim alınması bile söz konusu olabilir. Neyse ki bunlar günümüz şartlarında çok ender karşılaşılan durumlardır.
Kürtajın kısırlığa yol açabileceği sonraki gebeliklerde olumsuz sonuçları olacağı doğru değildir. Steril hastane şartlarında yapılan bir kürtaj işleminin sonraki gebeliklere engel olabilecek komplikasyonlara yol açması çok nadir bir durumdur. Bu ilk kürtaj için geçerlidir, tekrarlayan kürtajlarda rahimin hasarlanma riski artar.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, eğer anne -baba arasında kan uyuşmazlığı varsa, düşük ya da kürtaj sonrası, uyuşmazlık iğnesi (anti D ımmunglobulin, koruyucu iğne) yapılmalıdır. (Bu konuda detaylı bilgi için riskli gebelikler konusunda kan uyuşmazlığı başlıklı yazımı okuyabilirsiniz)
Düşük tekrarlar mı?
Bir kez düşük yapınca 2.gebelikte düşük olma oranı %15 artar, 2 kez düşük yapanda düşük olasılığı %25 e çıkar.
Anne yaşı arttıkça kromozomal bozukluk oranı artacağından düşük olasılığı da artar.
Bir kez düşük yapmayı olağan kabul ederiz ve altında yatan sebepleri çoğunlukla kromozomal anomaliler olması nedeniyle araştırmaya gerek duymayız.
En az 2 düşük yapılmasına (bazı kaynaklar bunu en az 3 düşük olarak kabul eder ) tekrarlayan gebelik kaybı deriz. Bunun görülme oranı %1 civarıdır. Bu durumlarda sebebe yönelik daha detaylı testler yapılır.
Tekrarlayan gebelik kaybı sebepleri (tekrarlayan düşükler):
Tekrarlayan gebelik kaybı olan çiftlerin % 2-4 ’ünde de kromozom hastalığı vardır. Bunu anlamak için kürtaj sonrası alınan gebelik ürününden ya da anne ve babaya kromozom analizi yapılır. Çiftlerden birinin, kromozomlarında bir anormallik olması, o kişide soruna sebep olmasa da sağlıklı embriyo oluşturmasına engel olabilir. Eğer, anne ya da babada genetik bir anormallik bulunursa, tüp bebekte PGD (preimplantasyon genetik tanı) yöntemiyle kromozomları normal embriyo seçilerek gebelik denenir.
Rahimdeki doğumsal şekil bozuklukları bebeğin tutunmasını ya da büyümesini önleyerek tekrarlayan düşüklere neden olabilir. Bunlardan en sık görüleni rahimde perde olmasıdır (uterin septum ). Rahimi ikiye ayıran bu perde bebeğin yerleşmesini önleyebilir. 3 boyutlu ultrason yada HSG (ilaçlı rahim filmi) ile tanı konulur, histeroskopi (vajinal yoldan kamerayla yapılan operasyon) ile düzeltilir.
Rahimdeki polip ya da rahimin iç duvarına yerleşen myomlar da rahim içinde yer kaplayarak düşüğe sebep olabilir.
Annede kanın akışkanlığının azaldığı, yani kanın pıhtılaşma eğiliminde olduğu ‘trombofili’’ dediğimiz bir grup hastalık araştırılır. Bu hastalıkların varlığında bebeğe giden damarlarda pıhtılaşma sonucu tıkanma olmasıyla bebek beslenmez ve gebelik kaybedilir. Bunların tedavisinde gebelik başlar başlamaz kan sulandırıcı ilaçlar başlamak yararlı olur.
Annede vücudun kendi dokularını yabancı olarak algılayıp reaksiyon verdiği ‘otoimmün hastalık’ (=bağışıklık sistemi hastalığı) grubuna giren ‘antifosfolipid sendromu’ araştırılır. Bu hastalıkta bebek ve plasentasına karşı annenin anormal bağışıklık sistemi yanıtı sonucu bebeğe giden damarlarda kan akımı bozularak gebelik kaybı yaşanır. Tedavide yine kan sulandırıcı ilaçlar oldukça başarılıdır.
Düşüklerin 12 haftadan sonra bebek kalp atışları durmadığı halde ağrısız olarak gerçekleşmesi söz konusuysa rahim ağzı yetmezliği düşünülür. (Detaylı bilgi için riskli gebelikler konusunda rahim ağzı yetmezliği başlıklı yazımı okuyabilirsiniz)
Annenin vajinal enfeksiyonları ve düşükle ilişkisi bilinen bazı sistemik enfeksiyonları ( Rubella, Toksoplazma,CMV,VDRL gibi) kontrol edilip tedavi edilmelidir.
Sigara, alkol kullanımı dozla doğru orantılı olarak tekrarlayan erken gebelik kaybına neden olabilir.
Anne adayında tiroid bezi hastalıkları, kontrolsüz diyabet, polikistik over sendromu, bazı kronik hastalıklar gebelik kayıplarına neden olabilir.
Bu kayıpları yaşayan çiftlerin yaklaşık yarısında bir sebep tespit edilemeyebilir.